Diyarbakır Surları ve Hevsel Bahçeleri tehlike altında mı?
2015’te Birleşmiş Milletler (BM) Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) Dünya Miras Listesi’ne eklenen Diyarbakır Surları ve Hevsel Bahçeleri Kültürel Peyzajı’nın UNESCO Dünya Mirası Tehlike Altındaki Miras Alanı listesine alınma önerisi geçen hafta Dünya Mirası Komitesi toplantısında kabul edilmedi.
UNESCO Dünya Miras Merkezi ve danışma organı olan Uluslararası Anıtlar ve Sitler Konseyi (ICOMOS) geçen yıl Diyabakır’a yaptığı ziyaretin ardından bölgenin “bütünlüğünün, kültürel öneminin ve tarihi kentsel dokusunun tehlike altında olduğunu tespit ettiği” bir rapor hazırlamıştı.
Dünya Mirası Merkezi’nin bölgenin tehlike listesine alınması önerisini içeren taslak karar, 14 Eylül’de Suudi Arabistan’ın Riyad kentinde düzenlenen Dünya Mirası Komitesi’nin 45. oturumunda tartışıldı.
Komite üyeleri, Ağustos 2023’te teslim edilen raporun bulgularını daha detaylı bir şekilde inceleyebilmek ve Türkiye’nin yanıt vermesine olanak tanımak için öneriyi bir sonraki oturuma erteledi.
Peki tarihi öneme sahip Diyarbakır miras alanının tehlike altındaki miras listesine alınması neden tartışılıyor?
UNESCO ve ICOMOS bölgede ‘önemli bir değişim’ kaydetti
UNESCO Dünya Miras Merkezi ve ICOMOS’tan bir heyet, 28 Kasım-3 Aralık 2022 tarihlerinde Diyarbakır’a yaptığı ziyarette miras alanı ve çevresindeki tampon bölgelerinde incelemeler yaptı.
Heyetin hazırladığı raporda 2015’e kıyasla alanın tümünde ve özellikle dünya mirası varlığını etkin bir şekilde korumak için sınırları dünya mirası alanı sınırları ile birlikte belirlenen tampon bölge diye tanımlanan Suriçi mahallelerinde “önemli bir değişimin” meydana geldiği kaydedildi.
2015-2016 arasında Suriçi’nde meydana gelen çatışmalarda önemli bir tahribatın yaşandığına dikkat çekilen raporda, bu çatışmaların ardından gelen restorasyon ve inşaat çalışmalarının bölgenin sosyal ve kentsel dokusunu değiştirdiği tespit edildi.
UNESCO ve ICOMOS yetkilileri ayrıca 9. yüzyıldan bu yana şehre gıda ve su sağlayan ve Dicle Nehri ile şehir arasındaki yeşil bağlantı olan Hevsel Bahçeleri’nin yapısının temelden değiştirildiğini belirtti.
Bahçe parsellerinin birleştirilerek endüstriyel tarım için genişletildiği ve bahçenin Suriçi’nde yaşayanlarla olan bağının hızla kaybolduğu kaydedildi.
Miras alanının parçası olan On Gözlü Köprü’nün çevresinde de geniş çaplı inşaat yürütüldüğü belirtildi.
Alanın Üstün Evrensel Değerleri’nin tehdit altında olduğunu belirten heyet, bölgedeki mevcut yönetim sistemi ve planlama standartları çerçevesinde yürütülen faaliyetlerin bu tehdide yol açtığını söyledi.
Tehlike altındaki miras listesi nedir?
Tehlike Altındaki Miras listesi, bir varlığın Dünya Mirası Listesi’ne kaydedildiği zamandaki özelliklerini tehdit eden koşullar hakkında uluslararası toplumu bilgilendirmeyi ve düzeltici eylemleri teşvik etmeyi hedefliyor.
Listede dünyada şu anda 54 varlık bulunuyor.
Bunların büyük bir kısmı silahlı çatışmalar ve savaşların yaşandığı veya doğal afetler, kontrolsüz kentleşme ve turizmden etkilenen bölgelerde yer alıyor.
Türkiye bu yıl Dünya Mirası Komistesi’nde yer almadı.
Görüşmelerde komite üyelerinin talebiyle söz alan Türkiye, Diyarbakır hakkındaki kararın ertelenmesi talebini destekledi.
UNESCO Türkiye Daimi Temsilcisi Büyükelçi Prof. Dr. Gülnur Aybet, UNESCO-ICOMOS raporunun geç vakitte teslim edilmesi nedeniyle yetkililerin değerlendirme yapıp yanıt veremediğini belirtti.
Suriçi’nin miras alanı değil tampon bölge olmasını ve meydana gelen tahribatın geçmişte yaşanan çatışmalardan kaynaklanmasını gerekçe gösteren Aybet, tahribatın alanın üstün evrensel değerini etkilemediğini öne sürdü.
Türkiye’nin gerekçeleri nasıl yorumlanıyor?
UNESCO Dünya Mirası Sözleşmesi, insanlık için üstün evrensel değere sahip olan ve bu nedenle gelecek nesillerin takdir etmesi ve yararlanması için korunması gerektiğine karar verilen varlıkları tanımlıyor ve korunması amacını güdüyor.
1972 yılında yürürlüğe giren bu sözleşmeye toplamda 195 ülke taraf.
Listede 19 varlığı olan Türkiye, sözleşmeyi 1983 yılında imzalayan ilk ülkelerden.
Diyarbakır Surları ve Hevsel Bahçeleri, Helenistik, Roma, Sasani ve Bizans dönemlerinden İslam ve Osmanlı dönemlerine ve günümüze kadar önemli bir merkez ve bölgesel başkent olduğu için 2015 yılında listeye eklendi.
İçkale’yi, Amida Höyüğü’nü, 5,8 kilometre uzunluğundaki şehir surlarını, kuleleri, kapıları, payandaları ve 63 yazıtı içinde bulunduran alan aynı zamanda Hevsel Bahçeleri’ni, Anzele su kaynağını ve On Gözlü Köprü’yü kapsıyor.
UNESCO ve ICOMOS tampon bölge diye tanımlanan Suriçi’nin miras alanının bütünlüğü için son derece önemli olduğunu ve buradaki tarihi kentsel dokunun muhafaza edilmesi gerektiğine dikkat çekiyor.
2015’ten bu yana Suriçi’nin neredeyse yarısının tahrip edildiğini ve geri dönüşü olmayan inşaat sürecinin yürütüldüğünü söyleyen eski Dünya Mirası Alan Başkanı ve Arkeolog Nevin Soyukaya, buranın tampon bölge olduğu gerekçesinin UNESCO ve ICOMOS değerlendirmelerine aykırı olduğunu söylüyor.
Yeni yapılaşmanın Diyarbakır mimarisiyle hiçbir ilgisi olmadığını, antik kent planının yok edildiğini ve yer yer büyük boşluklar bırakıldığını söyleyen Soyukaya şöyle konuşuyor:
“Suriçi, miras alanının varlık nedenidir. Surlar şehri korumak için yapılmış, şehir olmadan kalenin anlam değeri yok. Suriçi’nin dönüştürülmesi miras alanını doğrudan etkiliyor.”
UNESCO ve Kültürel Miras koruma uzmanı Dr. Evrim Ulusan, önemli olan noktanın üstün evrensel değerin mekandaki izlerinin yayılım alanı olduğunu söylüyor.
Ulusan, “Tamponda kalması oranın korunmaması veya daha az önemli olduğu anlamına gelmiyor. Bütüncül ve bütünleşik koruma yapılırsa bu alanın tamponda kalması sorun olmayacaktır” diyor.
Suriçi halkı yerinden edildi
Diyarbakır’da yer alan sivil toplum kuruluşları ve uluslararası bağımsız izleme örgütü olan World Heritage Watch (Dünya Mirası İzleme), Suriçi sakinlerinin çatışmalar sırasında ve ardında zorunlu göçe maruz bırakıldığını ve mülkiyet haklarının gasp edildiğini söylüyor.
Soyukaya, bölgeden uzaklaştırılanların Suriçi’ne geri dönemediğini belirtiyor.
“Alanda 40-50 bin liraya alınan evler yıkılıp yerine inşa edilenler milyonlara satılıyor. Bu aslında alanın el değiştirmesi demek” diyen Soyukaya şöyle devam ediyor:
“Daha önce kültürün taşıyıcısı konumundaki daha yoksul insanlar Hevsel Bahçeleri’ndeki tarımın da sürekliliğinin parçasıydı. Onların dışarı atılmasıyla Hevsel’de çalışacak insan bulunamadı ve binlerce yıldır süren geleneksel bahçecilik artık yapılamaz oldu.”
Dünya Mirası Komisyonu oturumunda söz alan World Heritage Watch ise, “Kapsamlı korumayı sağlamak için yerlerinden edilmiş ailelerin Suriçi’ne dönüp evlerini yeniden inşa etme haklarını kullanabilmeleri” gerektiğini söyledi.
Etki değerlendirme süreci uygulanmadı
Uzmanlar, 2016 yılında Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’ndeki Kültürel Miras Daire Başkanlığı ve Alan Yönetim Şube Müdürlüğü lağvedildiğini ve alanın yönetiminin Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na devredildiğini söylüyor.
Alanın kültür mirası statüsünden ise Kültür ve Turizm Bakanlığı sorumlu.
Uzmanlar, bu değişimin ardından bölgedeki yapılaşma ve altyapı çalışmalarının yoğunlaştığını, bunların bir kısmının gerekli prosedürler takip edilmeden yapıldığını söylüyor.
UNESCO ve Kültürel Miras koruma uzmanı Dr. Evrim Ulusan, Dünya Miras Sözleşmesi’nin 172. maddesi gereğince alanın üstün evrensel değerini etkileme potansiyeli olabilecek herhangi bir müdahalenin önceden UNESCO’ya bildirilmesi ve miras etki değerlendirme sürecinin yürütülmesi gerektiğine dikkat çekiyor.
UNESCO-ICOMOS raporunda, bölgede tramvay ve Dicle nehri rehabilitasyonu projesi hariç uygulanan hiçbir kentsel tasarım, altyapı ve çevre düzenleme projesinde bu prosedürün doğru bir şekilde uygulanmadığı belirtiliyor.
Öte yandan UNESCO ve ICOMOS yetkilileri, alandaki yönetim modelinin bölgeyi karşı karşıya olduğu tehditlerden koruyamadığını söylüyor.
Eski Dünya Mirası Alan Başkanı ve Arkeolog Nevin Soyukaya, bölgenin kültür mirası adaylık sürecinde katılımcı bir anlayışla oluşturulan tüm kurumların dağıtıldığını, alan yönetiminin artık olmamasıyla beraber alan başkanının Ankara’da Kültür ve Turizm Bakanlığı’nda bulunduğunu söylüyor.
Soyukaya, “Kültür ve Turizm Bakanlığı da alanı bütünüyle Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na devretmiş durumda. Bu, bakanlığın buraya verdiği önemi gösteriyor. Katılımcılığın, şeffaflığın nasıl dışlandığının, ilgisizliğin göstergesi” diyor.
Tehlike listesine alınınca ne oluyor?
Diyarbakır Surları ve Hevsel Bahçeleri şimdilik tehlike listesine alınmadı.
Türkiye’nin 1 Şubat 2024’e kadar alanın korunma durumu ve UNESCO-ICOMOS tavsiyelerinin uygulanmasına ilişkin güncellenmiş bir raporu Dünya Mirası Merkezi’ne sunması bekleniyor.
Bir Dünya Mirası varlığının tehlike altında olduğuna karar verildikten sonra varlığın arzu edilen korunma durumunu ve iyileştirici tedbirleri kararlaştırma süreci başlıyor.
UNESCO, ICOMOS ve taraf devlet, bunun için bir zaman çizelgesi, taslak bir bütçe ve gerekli mali ve teknik destek için bir teklif hazırlıyor ve Dünya Mirası Komitesi’ne sunuyor.
UNESCO ve Kültürel Miras koruma uzmanı Dr. Evrim Ulusan, tehlike altındaki miras listesine giren varlıkların Dünya Miras Fonu ve çeşitli teknik yardımlardan öncelikli olarak yararlanabildiğini, bunun bir avantaj olarak değerlendirilebileceğini söylüyor.
Tüm çalışmalar tamamlanıp varlığın arzu edilen korunma durumuna ulaşması durumunda varlık, komite kararıyla tehlike altındaki dünya mirası listesinden çıkarılabiliyor.
Tehlike listesine alınmasa da Türkiye’nin bir an önce çalışmalara başlaması gerektiği düşünülüyor.